5 özel performansı ile Emily Blunt

Helen Cross’un 2001 yılında yayımlanan aynı adlı eserinden uyarlanan My Summer of Love, kariyerinin başlarında televizyon için belgeseller çeken ve o güne değin iki uzun metrajı olan Pawel Pawlikowski’yi daha geniş kitlelere tanıtmaya vesile olmanın yanı sıra Emily Blunt’ın Hollywood yıldızlığına giden kariyer yürüyüşünün de başlangıcı olmuştu. Yorkshire kırsalında muhafazakâr işçi sınıfı bir aileye mensup Mona ile yakınlaşan burnu havada ve müstehzi Tamsin’e hayat veren Blunt, sinema perdesindeki henüz ikinci rolüyle meydan okuyan karakterleri ustalıkla canlandırabileceğinin sinyallerini daha o zamandan vermişti. Kısa bir süre sonra gelen The Devil Wears Prada’daki rolüyle de ünlü oyuncunun kariyeri şekillenmeye başladı.

My Summer of Love sonrasında Emily Blunt'ın kariyerine ivme kazandıran yapım olarak karşımıza çıkan 2006 yapımlı The Devil Wears Prada'da Blunt, moda sektörünün belirleyici dergilerinden birinin oldukça talepkâr ve zorlu genel yayın yönetmeni Miranda Priestly'nin işinin ehli ve kariyerist asistanı Emily olarak seyirci karşısına çıkıyor. Meryl Streep ve Anne Hathaway ile beraber rol aldığı filmde yeni gelen asistana iş öğretmenin yanı sıra çetin karakterli patronunun isteklerini yerine getirebilmek adına verdiğiyle mücadeleyle de oldukça dikkate değer bir hırslı genç kadın portresi çiziyor. Yıllar içerisinde hafızalarda yer eden birçok karaktere hayat vermesine rağmen The Devil Wears Prada'daki Emily'nin Blunt'ın ikonikleşmiş karakterlerinin başında geldiğini söylemek mümkün.

Doug Liman’ın yönettiği, Christopher McQuarrie’nin Hiroshi Sakurazaka’nın All You Need Is Kill isimli eserinden sinemaya uyarladığı Edge of Tomorrow, başrolündeki Tom Cruise ve Hollywood’da birden çok kez gördüğümüz “aynı zaman dilimini tekrar tekrar yaşama” anlatısını aksiyonla birleştiren yapısıyla dikkat çekiyordu. Fakat film vizyona girdiğinde, o güne kadar bir aksiyon filminde rol almayan Emily Blunt’ın, aksiyon söz konusu olduğunda Tom Cruise ile aşık atabilecek nadir oyunculardan biri olduğu anlaşıldı. Kendini bir anda uzaylı istilasına karşı verilen mücadelede bulan Cage ile bu savaşta yetenekleriyle öne çıkan Rita’nın hikâyesini anlatan film seyirciden olumlu geri dönüşler almıştı. Filmin devamı olarak Live Die Repeat and Repeat adlı projenin yapım aşamasında olduğunu belirtelim.

Denis Villeneuve yönetmenliğindeki 2015 yapımlı Sicario'da başrolleri Josh Brolin ve Benicio Del Toro paylaşan Emily Blunt, ABD-Meksika sınırında yükselen uyuşturucu savaşı için görevlendirilen idealist bir FBI ajanı Kate Macer'a hayat veriyor. Ahlâki olarak yozlaşmış ve geçmişin gölgelerinden bir türlü kurtulamadıkları gizli görevde Kate, yalnızca kendini kanıtlama sınavı içerisine girmekle kalmıyor aynı zamanda filmin ilerleyen dakikalarında birçok kez ölümle burun buruna geleceği tehlikeli bir patikada hızla ilerlerken Emily Blunt, bu gerilim dolu karaktere hayat veriş biçimiyle seyirciye etkileyici bir performans sunuyor. Sicario'nun sonunda devlet-kartel savaşından uzaklaşması tayin edilen Kate, devam filmi Sicario: Day of the Soldado'da yer almamış ancak serinin üçüncü filmiyle Emily Blunt'ın karakterine dönmesi bekleniyor.

Emily Blunt'ın hayat arkadaşı John Krasinski'nin ilk yönetmenlik deneyimi olan 2018 yapımlı korku türündeki A Quiet Place'in başrollerini paylaşan Blunt ve Krasinski, avını sesle bulan yaratıklar karşısında çocukları ve kendi hayatları için tehlikeli bir yaşam mücadelesi veriyor. Üç çocuk annesi ve dördüncüye hamile olan Evelyn Abbott karakterine hayat veren Emily Blunt, filmin ilk yarısını hamilelik sürecinin son aylarında geçirirken, hiç ses çıkarmadan gerçekleştirdiği doğum sahnesiyle şüphesiz yılın en başarılı performanslarından birine imza atıyor.

2018 yılının bitmesine günler kala Emily Blunt'ın vizyonla buluşacak bir diğer filmi ise Blunt'ın esrarengiz dadıya hayat verdiği klasikleşmiş müzikal Mary Poppins'in yeni bir hikâyesi olan Mary Poppins: Sihirli Dadı. 2019 Altın Küre Ödülleri'nde Emily Blunt'a adaylık getiren film, 28 Aralık 2018 tarihinde seyirciyle buluşacak.