13. Cuma'nın ruhuna uygun 13 korku filmi

Korku filmleri tarihindeki hiçbir karakter hâlâ A Nightmare on Elm Street'in korkunç yüzü Freddy Krueger kadar tüyler ürpetici olamadı. Wes Craven'in yönetmen koltuğuna oturduğu 1984 yapımlı filmde güzel bir rüya için uykuya dalanlar Krueger'in tehditkâr varlığıyla karşılaşarak kendi rüyalarında avlanıyor. Sağ kalanlar bir sonraki hedefin kendisi olacağı korkusuyla sebep arayadururken asıl gözden kaçırdıkları şey ise Krueger'in kimi zaman intikam kimi zaman zevk için öldürdüğü gerçeği oluyor.

Fede Alvarez'in Hollywood'daki ikinci yönetmenlik deneyimi olan Don't Breathe, 2016 yılının en iyi korku filmlerinden biri olmakla beraber baştan sona gerilim temposunu yüksek tutmayı başarıyor. Kör bir adamın evini soymak için yola çıkanlar hiç ummadıklar şeylerle karşılaşırken vakit ilerledikçe tüm duyuları oldukça güçlü bir katille aynı evde mahsur kaldıklarını fark edecekleri filmde, kör adamı canlandıran başarılı oyuncu Stephen Lang dikkatleri üzerine çekiyor.

Scott Derrickson'ın yönetmen koltuğuna oturduğu Sinister'ın başrolünde Before üçlemesiyle büyük başarı yakalamış Ethan Hawke yer alıyor. Suç romanları kaleme alan bir yazarın ailesiyleyle yeni taşındığı evin mazisine dair bir tehlikeli bir gizemin içine gömülmesini ele alan filmde ışıklandırmayı en aza indirgeyip karanlık ortamların tekinsizliğini önplana çıkaran Derrickson yönetmenliğiyle adından söz ettiriyor.

Yeni ev temalarında gelişen hikâyelerden bir diğeri James Wan'ın yönetmen koltuğunda oturduğu 2010 yapımlı Insidious. Eski bir eve taşınan üç çocuklu bir ailenin mutlu bir şekilde süren günleri, bir gün gerçekleşen bir kaza sonucunda küçük çocuklarının komaya girmesiyle son bulur ve esrarengiz olayların kapısını aralar. Birçok festivalden ödülle dönen Insidious, bugün artık bir efsane haline gelmiş Saw serisinin ilk filmine beraber imza atan James Wan ve senarist Leigh Whannel'ın tekrardan buluştuğu yapımlardan biri olma özelliğini de taşıyor.

2009 yapımlı Drag Me to Hell, hırslı bankacı Christine Brown'ın sıradan yaşantısının yaşlı bir müşterisi tarafından bozulmasını konu ediniyor. Mrs. Ganush adındaki gizemli kadın borcunun tarihini uzatmak için yardım istediği Christine'nin reddine karşılık genç kadını kara büyüyle lanetleyerek hayatındaki dengelerin değişmesine sebep olur. Gerilim dolu filmde Christine Brown karakterine Alison Lohman hayat verirken yönetmenliğini Spider Man serisinin ödüllü yönetmeni Sam Raimi üstleniyor.

Matrix serisinin Maggie'si Essie Davis'in başrolünde yer aldığı The Babadook yönetmen Jennifer Kent'in klasik ev içi korku filmleri geleneğini sürdürdüğü 2014 yapımlı ilk uzun metrajı. Filmde Essie Davis'in canlandırdığı Amelia karakterinin oğlu Samuel rüyalarında bir canavarın annesi ve kendisini öldürmeye geldiğini görmektedir. Bir gece beraber okudukları Babadook adlı ürpertici masal kitabı Samuel'in rüyasında gördüğü canavara olan bakış açısını değiştirir ve canavarın Babadook olduğuna inanmaya başlamasıyla film ev içinde temposu hiç düşmeyecek bir psikolojik gerilime sahne olur.

19 yaşındaki Jay Height'ın tüm yaşıtları gibi yaşadığı hayatının sıradan gibi görünen bir cinsel deneyimin ardından tuhaflaşmasını ve bir şeyler tarafından takip edildiğini hissetmesiyle derin bir huzursuzluğa bürünmesini konu edinen 2014 yapımlı It Follows aynı zamanda genç yönetmen David Robert Mitchell'e ün kazandıran film.

Goya ve Barcelona Film Ödülleri de dahil olmak üzere birçok festivalin farklı dallarında pekçok ödüle layık görülen 2007 yapımlı The Orphanage'da çocukluğunu deniz kenarında bir yetimhanede geçirmiş Laura 30 yıl sonra oğlu ve kocasıyla yetimhaneye dönerek burada ihtiyaç sahipleri için yeni bir yaşam halini kurmaktadır. Artık evleri restore ettikleri yetimhane olan bu ailenin hayatı Laura'nın unutulmuş hatıralarıyla değişimi konu edinen başarılı filmin yönetmen koltuğunda J.A. Bayona oturuyor.

Stephen King'in aynı adlı romanından Brian De Palma'nın beyaz perdeye uyarladığı Carrie, lise yıllarındaki korku ve endişe dolu günleri çeşitli şekillerde özetlemektedir. Bildiğimiz genç kızlardan farklı biri olan Carrie okulda arkadaşlarının alaylarına evde ise koyu bir muhafazakâr olan annesinin psikolojik şiddetine maruz kalırken sahip olduğu güç onun şiddetli bir intikam almasına yetecektir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası bir dönemde geçen The Others, ışığa duyarlı iki çocuğuyla karanlık evde yaşayan bir annenin evinin gizemli oluğuna ikna olmasının akabinde yaşananları hikâye edinir. Bu gizemi çözmek için evdeki herkese karşı şüpheyle yaklaşmaya başlayan anne film sonunda büyük bir sürprizi gözler önüne serecektir. Alejandro Amenábar'ın yönetmen koltuğuna oturduğu film birçok festivalden ödülle dönerken başroldeki Grace Stewart karakterine hayat veren Nicole Kidman bu rolüyle Altın Küre'ye aday gösterilmiştir.

2016 yapımlı Lights Out çocukken ışıklar söndüğünde yaşadığı korkuları ardında bıraktığını düşünen Rebecca'nın o dönemler yaşadığı kötü anılarla yüzleşmesini ele alırken geçmişe dair çözmeye çalıştığı gizemler karanlıktan korkmanın sebebsiz olmadığını kanıtlayacaktır. Hayatının geldiği bu tekinsiz noktada Rebecca için artık ışıklar söndürülüğü güvende olmak söz konusu bile olamaz.

80'lerin korku filmleri havasını bugüne taşıyan 2009 yapımlı The House of the Devil'da çocuk bakıcılığı yapan Samantha gittiği evlerden birinde öngörülemez bir ortamın içine düşmesiyle beraber hayatı korkunç olaylara sahne olacak ve bu aile Samantha'yı ayinde kullanmak isteyecektir. Tribeca Film Festivali gibi birçok festivalde gösterime giren ödüllü filmin yönetmenliğini Ti West üstlenirken filmin kadrosunda Greta Gerwig de yer alıyor.

Yönetmen Herk Harvey'nin oldukça kısıtlı bir bütçeyle üç hafta gibi kısa bir sürede tamamladığı klasik bir korku filmi 1962 yapımlı Carnival of Souls günümüz sürpriz finalli korku filmlerinin öncülerinden biri. Bir kadının yaşadığı travmatik kaza sonrasını konu edinen film unutulması mümkün olmayan birçok korkunç karaktere ev sahipliği yapıyor.