Sinema tarihinin en iyi devam filmleri

The Terminator 1984 yılında ilk gösterime girdiğinde, muhtemelen kimse James Cameron'ın filminin bilim-kurgu türü açısından bu kadar büyük bir öneme sahip olacağını öngörememişti. Seriyi türün mihenk taşları arasına yazdıran film ise T2: Mahşer Günü oldu. Arnold Schwarzenegger'in canlandırdığı, ilk filmde Sarah Connor'ın peşindeki ölümcül Terminator'ı bu sefer T-1000'e karşı John Connor'ı korurken izlediğimiz film, ilk filmin üzerinden geçen yedi yılda gerçekleşen teknolojik gelişmelerden optimum fayda sağlayarak estetik açıdan o dönem için neredeyse kusursuza yaklaşmıştı. 25 Ağustos 2017 itibarıyla 3D restore hâli yeniden seyircilerle buluşan filmin son hâli de gösteriyor ki T2'nin hâlâ izleyicilere sunacağı bir şeyler var.

Star Wars dendiğinde akla düşen ilk imajlar genelde Empire Strikes Back'ten olur. George Lucas'ın yönettiği serinin ilk filmi 1977 yılında gösterime girdiğinde dünya genelinde büyük bir ilgiyle karşılanıp beğenilse de seri adına çıtayı koyan devam filmi Empire Strikes Back olmuştu. Tabii bunda, sinema tarihinin en büyük sürprizlerinden birine ev sahipliği yapmış olması da etkili oldu diyebiliriz.

Yönettiği Memento'dan sonra, bir anda Hollywood'un aranan kanlarından birine dönüşen Christopher Nolan, Batman Begins'i yöneterek Joel Schumacher'in Batman & Robin'iyle şanına leke sürülen kara şövalyenin sinema macerasını ihya etme turlarına başlamıştı. Fakat The Dark Knight sadece Batman'in ismini düzlüğe çıkarmakla kalmadı, çizgi-roman uyarlamalarının nasıl olması gerektiği konusunda ders verdi. Filmin bu denli beğenilmesinde aslan payı Nolan'ın olduğu kadar şüphesiz ki Joker'e hayat veren Heath Ledger'ındı.

Avustralyalı George Miller'ın 1979 yılında startını verdiği Mad Max serisi, 1985 yılında üçüncü film Mad Max Beyond Thunderdome ile sona ermiş gibi duruyordu. Fakat teknolojik gelişmelerin nimetlerinden faydalanan Peter Jackson, James Cameron, Steven Spielberg gibi isimlerin izinden giden George Miller, son model bir Mad Max için kolları sıvadı. Tom Hardy ve Charlize Theron'un başrolünde yer aldığı Mad Max: Fury Road, bir saniye bile düşmeyen temposu, görkemli prodüksiyon tasarımı, şahane sinematografisi ve feminist okumalara müsait anlatısıyla 2015 yılının en iyi filmlerinden biri olmayı başardı.

Hayatımızda bu kadar yer edeceklerinden habersiz olduğumuz Jesse ile Céline'in Viyana sokaklarında geçirdikleri gecenin üzerinden dokuz yıl geçmiştir. İkisinin de hayatı çok farklı yönlere savrulmuştur. Fakat filmin kaptanı Richard Linklater'dır, dolayısıyla Jesse ile Céline'in konuşacakları henüz bitmemiştir; hayat, zaman, pişmanlıklar, arzular ve tabii ki son anda alınan kararlar...

Peter Jackson'ın Yüzük Kardeşliği filmiyle, J.R.R. Tolkien'in ünlü eserinin hak ettiği sinema uyarlamasını çekmiş olması, serinin en az ilk film kadar iyi olan İki Kule'nin bu listede olmasını engellemiyor. Yolları ayrılmak zorunda kalan kardeşliği üyelerini birer birer takip eden film, epik Miğferdibi Savaşı'nı olabilecek en epik şekilde bitirerek serinin en heyecan verici anlarının birçoğunu içeriyor.

Ridley Scott'ın korku/bilim-kurgu başyapıtı Alien, çekildiği dönemde bilim-kurgu türünü farklı bir noktaya evrilten, sembolik anlatısıyla farklı okumalara müsait bir yapım olmuştu. James Cameron'ın çektiği devam filmi Aliens ise topu selefinin bıraktığı yerden alarak klasik Alien anlatısını daha stilize ve temposu daha yüksek bir zemine oturtmuştu. Film ayrıca izleyiciyi, öncülünün yaptığı gibi sonradan kült hâline gelmiş korku sahnelerin içerisine çekmeyi başarıyordu

Francis Ford Coppola'nın Mario Puzo'nun eserinden uyarladığı The Godfather, pek çokları tarafından sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak gösterilir. Coppola'nın başyapıtından iki yıl sonra çektiği, Al Pacino, Robert Duvall, Diane Keaton, Robert De Niro, John Cazale gibi isimlerin yer aldığı devam filmi ise ilk filmin hemen yanına koyulur. Dolayısıyla gelmiş geçmiş en iyi devam filmleri arasında filmin yeri hazırdır diyebiliriz.