5 özel performansı ile Ryan Reynolds
X-Men Origins: Wolverine’de haklı olarak tepki çeken Deadpool temsili ve her anlamda vasatı aşamayan Green Lantern sonrası Ryan Reynolds’ın süper kahramanlar âleminde yeniden varolabilmesi için ezber dışı bir şeyler yapması gerekiyordu. Nitekim ünlü oyuncu stüdyo tarafından bir türlü onay alamayan Deadpool’un kendi versiyonunu hayata geçirmek için çekilmiş test görüntülerini basına sızdırdı ve sosyal medyanın gücünü amacına ulaşmak için bir katalizör gibi kullandı. Reynolds hem eleştirel hem de ticari başarıya mazhar olan filmlerde sadece performansıyla fark yaratmadı, filmler için düşündüğü vizyonun bir gerekliliği olan R-derecelendirmede direterek tüm sektöre gişeyle alakalı yaş sınırı klişelerinin yıkılabileceğini de göstermiş oldu.
Deadpool’un yakaladığı başarı sonrası Reynolds, görece daha güvenli sularda yüzerek geniş oyuncu kadrosuna sahip Life ve komedi-aksiyon The Hitman’s Bodyguard’da yer aldı. Fakat bu tercihlerin güvenli olması, doğru olmadıkları anlamına gelmiyor. Kariyeri boyunca kendisiyle aynı frekansı tutturabilen isimlerle iyi paslaşan oyunculuklar sunan Reynolds, The Hitman’s Bodyguard’da da veteran oyuncu Samuel L. Jackson ile iyi bir ikili olmakta hiç zorlanmıyor. İkilinin uyumluluğu da gişeye yansımış ve devam filminin kapısını aralayan faktörlerden biri olmuştu.
The Voices
Bir fabrikada çalışan ve sıradan bir hayat yaşayan Jerry'nin yeni bir kız arkadaş edinmesi sonrasında hayatında gelişen kaotik durumları konu edinen 2014 yapımlı Marjane Satrapi filmi The Voices, sergilediği performansla Ryan Reynolds filmografisinde gözardı edilemez bir yer tutuyor. Reynolds başrolleri Gemma Artenton ve Anna Kendrick ile paylaştığı filmde, melek ve şeytan ikilisine bürünmüş kedi ve köpeğinin sesine kulak veren ve onların yönlendirmeleriyle hayatını daha kanlı ve dramatik bir yapıya çeviren kişilik bozukluğuna sahip bir karaktere hayat vermedeki başarısıyla dikkat çekiyor.
Rodrigo Cortés’in yerin altında bir tabuta hapsettiği kamerasıyla önemli bir başarı yakaladığı filmi Buried, günümüzden geriye dönüp baktığımızda Reynolds’ın kariyerinin en ayrıksı birkaç yapımından biri gibi duruyor. Irak’ta tır şoförlüğü yapan ve kendisini gömülü bir tabutun içerisinde bulan Paul’ün hayatta kalma mücadelesini tabutun içerisinden çıkmayarak anlatan film, bir an olsun kameranın odağından çıkmayan Ryan Reynolds’ın performansıyla birlikte mekân kısıtlamasına rağmen akıcılığından bir şey kaybetmemiş oluyor.
Ryan Reynolds 2000’lerin ilk on yıllık diliminde çektiği romantik komedilerle adını duyurdu. Sandra Bullock’la başrollerini paylaştığı, dünya genelinde $317 milyon hasılata erişen The Proposal, bu romantik komediler arasında Reynolds’ın kariyerini bir üst seviyeye taşıyan yapım oldu. ABD’den gönderilme tehdidiyle karşı karşıya kalan Margaret’ın, bu durumdan kurtulmak için asistanı Andrew’ı oyununa dahil etmesiyle gelişen olayları anlatan film, kalburüstü bir romantik komedinin olmazsa olmazı olan iki başrol arasındaki kimyaya fazlasıyla sahip olduğu için seyirci nezdinde beğenilen bir yapım olmuştu.