Cezailer: Normal olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu mu?

1.708 Gösterim
24 Ekim 2022 15:32
Cezailer: Normal olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu mu?

Yılın iddialı dizilerinden Cezailer,  perşembe günü GAİN’de yayınlanan dördüncü bölümle sezon finaline bir adım daha yaklaştı. Sezonun son iki bölümü öncesindeki kısmı sizin için inceledik.


Eylül ayının son günlerinde prömiyer yapan, sezonun en iddialı yapımlarından Cezailer’in ilk sezonu perşembe günü ekranlara gelen dördüncü bölümle birlikte sona yaklaştı. Sıklıkla alışılmışın dışında tarzlarda yapımlara yer veren GAİN’de izleyiciyle buluşan ve Mert Güngel adlı bir psikiyatrın riskli bir deney için kendi isteğiyle akıl hastanesine girmesini konu alan Cezailer, çekilen dizilerin gittikçe aynılaşarak birbirine benzediği son dönemde, beklenmedik olaylarla bezeli ters köşe yapmaya açık senaryosu ve yenilikçi reji diliyle büyük ilgi uyandırdı. Dolayısıyla biz de sezon ortasını geçen dizi hakkında bir şeyler karalamak için daha fazla bekleyemedik. Bu incelemede her ne kadar spoiler vermekten kaçınmaya çalışsak da size yazıyı ilk dört bölümü izledikten sonra okumanızı tavsiye ediyoruz.
 

Yiğit Özşener, Rıza Kocaoğlu , Esra Bezen Bilgin, Hayal Köseoğlu, Ushan Çakır, Şerif Erol, Onur Ünsal, Hakan Karsak, Cem Zeynel Kılıç ve Görkem Kasal’ın yer aldığı zengin bir oyuncu kadrosuna sahip Cezailer’in diğer yapımların arasından sıyrılmasını sağlayan en önemli bileşenlerden birinin dizinin mockumentary tekniğiyle yapılan çekimleri olduğuna Cesur ve oldukça “anormal”: Cezailer ilk bölümüyle yayında başlıklı ilk bölüm incelememizde değinmiştik. Temponun iyice arttığı sonraki üç bölümde bu çekim tekniğinin dizi adına ne denli büyük avantaj sağladığı daha net bir şekilde görüldü. Yönetmen Murat Can Oğuz’un dizide oldukça hareketli aktüel kamera kullanma tercihi ve belli anlarda belli noktalara fazlasıyla odaklanma, yakınlaşıp uzaklaşma hamleleriyle seyircide yaşananları dikizleme hissi yaratılıyor. Bu hisle birlikte yer yer hızlanıp yavaşlayan ama asla aksamayan bir akıcılıkla izleyici resmen dizinin içine çekiliyor. Ekrana bakılan her anda ilginç olaylar yaşanıyor ve bu muazzam hareketliliğin hiçbir karesi akışta lüzumsuz yer kaplamıyor.

İzleyiciyi kendi gerçekliğinden çıkarıp dizinin içine çekerek onu dizinin bir parçası yapma fikri sadece reji diliyle sınırlı kalmayıp Ayberk Çınar ve Murat Can Oğuz'un birlikte kaleme aldığı senaryoyla iyice katmerlenmiş. Üzerine sıkı çalışılmış, ucu açık ve ters köşelere müsait olan senaryo, Cezailer’i öne çıkaran unsurlardan biri olarak dikkat çekiyor. “Normalin tanımını yapan insanlar ne kadar normal?”, “Normal dediğimiz şeyin sınırları nerede başlıyor, nerede bitiyor?” gibi soruların peşine düşen Cezailer absürt mizaha da oldukça sık göz kırpan olay örgüsüyle bu işin altından başarıyla kalkmış gibi duruyor.

Drama, durum komedisi, kara mizah ve hatta psikolojik gerilimin tutarlı bir şekilde iç içe geçtiği dizide, hepsi birbirinden ilgi çekici olan özgün karakterler kısa ya da uzun fark etmeksizin kendilerine ayrılan anlarda başrolü oynuyormuşçasına performans sergiliyor. Bölümler ilerledikçe yaşanan beklenmedik olaylarla gizemli ve tuhaf bir hal alan dizi, bize normal bildiklerimizi ve sarsılmaz sandığımız kendi gerçekliğimizi sorgulatıyor. Öyle ki dizide kim deli, kim akıllı ondan bile henüz tam olarak emin olabilmiş değiliz. Doktorundan hemşiresine, klinik şefinden hastasına koğuştaki herkes zaman zaman normal zaman zamansa fazlasıyla anormal davranışlarda bulunuyor. Dördüncü bölüm sonunda hâlâ her yöne evrilebilir olan senaryo nedeniyle gidişat hakkında net bir kanıya varmak kesinlikle mümkün olmuyor. Önümüzde sezonun sadece son iki bölümü kalmışken “Mert tamamen doğruları mı söylüyor?”, “Kendisi bir psikiyatrist değil de şizofreni hastası mı?”, “Sonuçta gerçekten katil çıkabilir mi?”, “Kendisini aklayıp koğuştan çıkabilecek mi?”, “Deney fikri onu hastaneye yatırmak için kurulan bir tezgah mıydı?”, “Kendisi istemeden daha büyük bir deneyin kobayı mı oldu?”, “Yaşanan hiçbir şey gerçek değil de tüm olaylar Mert'in kafasında mı cereyan ediyor?”, “Deney bir intikam hikâyesine mi dönüyor?”, “Menderes, Mert'i delirtmeye mi çalışıyor?”, “Her şeyi Menderes mi organize etti?” gibi ardı arkası kesilmeyen sorular akılları allak bullak etmeye devam ediyor. Belli ki resmin tamamını görebilmek için sezon finalini beklemekten başka çaremiz yok.

Ancak gönül rahatlığıyla söylenebilir ki Cezailer sağlam adımlarla ilerleyerek belirsizliği yönetmekte oldukça ustalıklı davranıyor. Kasım ayındaki sezon finalinde hikâye nereye varırsa varsın, şurası kesin ki kendi mesleğine olan güveni sorgulamaktan çekinmeyen bir bilim insanı olan Rosenhan'ın deneyinden yola çıkan bu cesur proje, benzer bir sorgulamayla kendi sektöründe başka cesur projelerin de ortaya çıkmasını teşvik edeceğe benziyor.

Sitemiz uygulama işlevleri için cookie (çerez) kullanıyor. Detaylı bilgi için tıklayınız.