Ben Hopkins'in yönettiği Hasret, bir yönetmenin, İstanbul'da belgesel çekerken şehrin farklı dokularını yavaş yavaş keşfetmeye başlamasını konu alıyor.
Almanya'da, pek de izlenmeyen bir televizyon kanalı, belgesel çekmeleri için ufak bir film ekibini İstanbul'a gönderir. Ekip, şehre ayak bastıkları andan itibaren röportajlara başlar. İstanbul'un çeşitli mahallelerini gezip, oranın enteresan sakinlerini tanırlar: Kediler medeniyetinden bahseden tarihçi, meczup ve aşıklar kahvesinin sufi derviş sahibi, Ermeni gazeteci, Alevi Komünist, tarikattan bir Müslüman, her şeyi çözmüş çaycı Bir gün yönetmen montaj odasındayken, izlediği görüntülerde, çekim yaptıkları sırada orada olmayan suretler, gölgeler fark eder: Kamera, hayaletleri mi yakalıyordur? Bu fikir onda bir takıntı haline gelir. Kasıtlı olarak daha tenha, karanlık yerlerde daha fazla hayalet bulma umuduyla çekim yaptırır. Bu takıntıya dayanamayan ekip, geri döner. Tek başına kalır. Yönetmen gün ışığından karanlığa, günümüzden eskiye sürüklendikçe, İstanbul'un da görünüşü değişir. Kentsel dönüştürülen, yıkılan mahalleler, kaçak göçmen işçiler, hükümet karşıtları, farklı din ve cemaatler, ve İstanbul'un özelliği; eşsiz bir hüzün.
daha fazla göster
80
3 yazar