Doğmamış; yeni evli, mutlu, lüks bir yaşam süren, ikiz bebeklere hamile genç bir kadın olan Mary'nin hikâyesini anlatıyor.
Mary doğum sırasında ikizlerinden birini kaybeder. Bu olay Mary'nin içinde büyük bir boşluk oluşturur. Mary'nin kalbindeki bu boşluk hissi yerini günden güne büyük bir korkuya bırakır. Mary'nin korkusu, bebeğinin de ikizi gibi ellerinden kayıp gitmesidir. Bu arada, çevresindeki herkes, kocası Jack, komşusu Rachel ve hatta annesi normal olarak hayatlarını sürdürürken, Mary iç kargaşasını gizlemek için elinden geleni yapmaya çalışır. Fakat ruh halindeki değişimler geç olmadan eşi tarafından farkedilir. Jack eşini doktora götürmeye karar verir. Doğum sonrası depresyon tanısı konulduktan sonra Mary, bebeğini kaybettiği günden beri yaşadığı korkunç gecelerle başa çıkabilmek için ilaç almaya başlar. Jack'in , önemli bir toplantı için Pittsburgh'a iş gezisine gitmesi gerekmektedir. Mary bebeğiyle yalnız kalmak ve kendini kontrol altına almak zorundadır. Büyük banliyö evlerinde yalnız geçirdiği o gecede yaratıklar ona fısıldamaya başlar; Mary, gerçek ile hayali olanı ayırt etmekte zorlanır. Geçmişte onunla aynı durumu yaşamış bir kadınla karşılaşır ve kadın Mary'ye, yeni doğan bebeklere ve annelerine musallat olan şeytan Lamashtu'nun varlığından bahseder. Bu hikayeyi öğrendikten sonra Mary'nin kaygıları daha da artar ve derin bir psikoza girer. Mary aklını mı yitiriyor yoksa bu doğaüstü canavar gerçekten çocuğunu ondan koparmaya mı çalışıyor?
daha fazla göster
52
2 yazar